Gençlerle sohbet ederken öğrencilerimden biri; “Hocam, üniversite sınavını nasıl kazanacağız çok zor, ne yapmalıyız?” diye sordu.

“Evlat sana bir hikaye anlatayım” dedim.

Adamın biri hayvanat bahçesine gezmeye gider. Fillerin olduğu bölüme geldiğinde ilginç bir manzara ile karşılaşır.

Hayvanat bahçesindeki filler ne kafestedir ve ne de zincirle bir yere bağlıdır.

O zaman güçlü oldukları kadar hayvanat bahçesinin çitlerini rahatlıkla aşabilecek gövdeye sahip bu filleri o dar alanda tutan neydi peki?

İlginç ama dikkat!

Filleri kaçmaktan alıkoyan tek şey, her birinin bir bacağına bağlanmış “küçük bir ip parçasından” başka bir şey değildi.

Bu küçük ayrıntının ne anlama geldiğini bilmeyen adam şaşırmış, kafası iyice karışmıştı.

Öyle ya filler kolayca kaçabilecek güce ve fiziğe sahipken neden bunu denememişti.

***

Hikayenin burasında öğrencime sordum:

Evlat sence bunun nedeni ne?

Aldığım cevap şöyle idi:

Hocam bilmiyorum!

“Biraz düşün” karşılığını verince yine “bilmiyorum” yanıtını aldım.

Bunun üzerine dedim ki:

“Filler daha bebekken onları bağlamak için aynı boyda ip kullanılır ve ipin kalınlığı o yaşta onları tutmak için yeterlidir. Büyüdükçe, ayrılamayacaklarına, ipin kendilerini hâlâ tutabileceğine inanırlar, bu yüzden asla kurtulmaya çalışmazlar.”

Özetle;

Fillerin kaçmamalarının tek nedeni zamanla bunun mümkün olmadığı inancını benimsemeleridir.

Ve öğrencime şu uyarıyı yaptım:

Evlat! Senin ipin de elinden hiç düşürmediğin cep telefonuyla sürekli sosyal mecralarda boş zaman geçirme isteğindir.

Üniversite sınavını kazanmak istiyorsan;

Bugünün fil ipi olan cep telefonu veya bilgisayarından oyun oynamayı bırakıp, aslanlar gibi planlı bir şekilde ders çalışırsan mutlaka hedefine ulaşırsın.

02.09.2023 16:21